Month: Mart 2020

Pınar Fidan, Alevilik, Hakaret ve Linç Kültürü

Mağdur tarafız kabul, katledilen, horlanan, dışlanan, öteki görülen, yalana iftiraya, milyon tane haksızlığa uğratılan bir toplumuz bu inkâr edilemeyecek kadar ortada. Ama bizim dilimiz bu olamaz! Yaklaşımımız, üslubumuz bize bu karanlıkları reva görenlerle aynılaşamaz!

“Pınar Fidan” adlı kişinin sarf ettiği sözler ile bu sözlere verilen tepki üzerine birkaç noktaya dikkat çekmek ve bazı sorular sormak istiyorum.

Öncelikli olarak, bu kişi komedi yaptığını zannediyor; ben hiç gülmedim! (Buna sonra dönelim)

Gündeme konu olan Madımak Katliamı üzerine kullandığı cümleler. “Katliamı övdüğü” sonucu da çıkarılabilir, Alevilerin sık sık saldırıya uğradığına dair FARKINDA OLMADAN BİR FARKINDALIK yaratmak istediği de düşünülebilir. (Nereden bakmak istiyorsanız yani). Bu kişi istese de istemese de Alevilere özellikle Cem evlerine sık sık saldırıldığını herkes anlamadı mı? “Farkında değilsiniz 3. Sayfalarda geçiyor bu haberler” dedi!

“Bu saldırılarda Alevi kaybetmiyoruz (ölmüyorlar); çünkü Cem evi boş, Cem evine saldırganlar Alevilerden daha çok Cem evine gidiyorlar” gibi bir “ironi” yapmış. Buradan da olumsuz bir şey çıkarmadım. SALDIRGAN kelimesi bile önemli bir turnusol kağıdıdır. Bu ülkede alışkın olduğumuz üzere katil veya saldırganları meşrulaştıracak şekilde, “Bir takım öfkeli vatandaşın öfkesi, halkın Cem evine tepkisi, dini bütün vatandaşlar Cem evine tepki gösterdi”saldırıyı meşrulaştıran bir ifade yok!

Cümlenin devamında “(ille de) Alevilere saldırmak istiyorsan Meyhaneye filan git, ya da hepsini bir otele tıkıp yakabilirsin!” Demiş. Tam burada “çok içen bir topluma genel bir eleştiri” yapılmış gibi kabul edilebilir belki, oysa meyhaneye gidenlerin kafa kağıdına baksanız Alevi’den daha çok başka kesimler de çıkabilir ki buradaki argüman da saçma sapan hatta mantık dışı. Böylesi bir espriyle güya güldürmek istemiş. Daha vahimi Otelde Alevileri yakma konusuna değinmiş ama saplanıp kalmış adeta. “Yaaa yaaa…” gibi, o an salondakilerin ruh halini almaya çalışmışsa da nasıl toparlayacağını bilememenin aptalca görünen ruh hali ile kapatmış cümleyi. Eminim bin pişmandır bu “espriyi“yaptığına.

Devamındaki cümlelerinde Malum bakan, fışkiyeci Belediye Başkanı ve Cumhurbaşkanına dair “istemem orda burada karşıma çıkmalarını” diyerek kendince muhalifliğini vurgulamış. Burası kendi bileceği iş. “İmamoğlu’yla karşılaşmak istemem” derken akit gibi gazetelerin türlü montaj veya kurgu yollu kepazeliklerle insanları zor duruma düşürebileceğini de anlatmaya çalışmış. “Liderlerden Kemal Kılıçdaroğlu’nun metro ile işe gidebilecek tipi olduğunu ama bunu istemeyeceğini,” çünkü toplumun ona saldırmaya hazır bir güruh beklediğini bildiği için “kendimi mi koruyayım onu mu” sorusunu sormuş. Burada örtük bir sempatiyi görebilirsiniz. Bu da kendi bileceği. Nefret de edebilirdi.

Biraz toparlarsak, aslında beni en çok düşündüren şubat sonundaki bir şovda çekilmiş bu videonun yaklaşık 3 hafta sonra ve NEDEN ŞİMDİ servis edildiği konusudur. 2 dakikasını izlediğimiz şovun geri kalanında neler var acaba? Belki infial yaratan bu bakış haricinde tam tersi cümleler de olabilir, belki!

Malûm gündemde Covid-19 denilen Corona virüsü belası var. Yine tahmin edileceği üzere virüsün bulaştığı insan sayısı ile resmi rakamlar kesinlikle alakasız. Muhtemelen ölümlerle ilgili sayılarda da dürüstçe davranılmayacaktır.

Toplumsal duyarlılık noktasında ortak tepki gösterebilecek sol, sosyalist, ilerici veya alevi kesim olduğu herkesçe biliniyor. Sizin de aklınız karışmıyor mu? Bir süre önce Madımak katillerinden birisini sırf “yaşlı” diye müebbet hapisten affeden iktidar ve kayıtsız şartsız bunu alkışlayan başta yalaka medya olmak üzere hepsi neden bu Pınar Fidan olayında “Alevi dostu” kesildiler? Bir düşünün bakalım…

Maksat belli, sağlıkta her ne kadar başarılı bir algı yürütülüyorsa da muhtemel bir foya meydana çıkarsa karşılaşılacak tepkileri oluşturacak muhtemel ana cephenin içten birbirine düşürülmek istendiği apaçık ortada değil midir?

Niye böyle körüz, neden balıklama atlıyoruz her şeye? Niçin akıl terazimizi kaybettik?

Bu kadın henüz hesabı sorulmamış bir katliamı şovuna alet ettiği için eleştirilebilir, toplumda dost sandığımız çevrelerde dahi “Alevinin kestiği et, yaptığı yemek yenilmez” saplantısında olan nice insan varken -geri kalan kısımdan bizi anlamalarını bekleme lüksümüz de olmayacağına göre- bir takım ahmak ve dünden saldırmaya hazır çevrelerin Alevilere veya onların kutsal saydığı değerlere saldırmak için işaret beklemeyeceğini kim garanti edebilir ki? Benim nazarımda insan hayatından daha kutsal bir değer yok, her toplumun kendi değerleri ve kutsalları var.Ya hepsi eleştiriye tahammül gösterecek, ya tümü için bunlar asla tartışılmayacak. Burada sen, ben, o, diğeri diye kategorik çıkarcı hesaplarla yaklaşmak işe yaramıyor. Yine aynılaşırız. Eleştirilmekten korkmayalım, saygısızlık yoksa!

Pınar Fidan denen kadın, şov sanatçısı filan olabilecek kapasitede değil. Bu işi tez zamanda bırakmasını tavsiye ederim. Kullandığı özensiz dil, üslubundaki yanlışlıklar ve henüz hesabı sorulmamış acılarla insanları güldürmeye çalışması gibi şeyler bir araya getirilince kesinlikle sanatçı dahi olamaz. Buna eyvallah.

ANCAK! Bu insanı LİNÇ ETME HAKKIMIZ YOK! Diğerlerinden ne farkımız kalır söyleyin?

Öyle küfürler, öyle aşağılık cümlelerle karşılaştım ki bunlar ALEVİ TEPKİSİ olamaz!

Kadın olmasından kaynaklı cinsiyet aşağılaması ve korkunç küfürler bize ait olamaz!

Mağdur tarafız kabul, katledilen, horlanan, dışlanan, öteki görülen, yalana iftiraya, milyon tane haksızlığa uğratılan bir toplumuz bu inkâr edilemeyecek kadar ortada. Ama bizim dilimiz bu olamaz! Yaklaşımımız, üslubumuz bize bu karanlıkları reva görenlerle aynılaşamaz!

Biliyorum hemen her konuda olduğu gibi, bu konuda da kendi içimizde üçe beşe bölünecek kadar farklı fikirde olacağız. Farklı düşünelim, küfür ve hakarete varmadan sınırsızca eleştirebiliriz.

Ama ötesine geçtiğimizde biz de onlar gibi oluyoruz! DİĞERLERİ GİBİ…YAPMAYIN!

İnsan gibi, ap açık, ter temiz, başka hiçbir izahat gerektirmeyecek kadar net ifadelerle ÖZÜR DİLEMEYE DAVET EDEBİLİRİZ, ama linç kültürü bize yakışmaz. Kimi kime şikâyet ediyoruz ayrıca? Yıllarca Alevilerin aleyhine karar alan yargıçlara mı, Alevi deyince kör, sağır kesilen savcılara mı? Yetersiz de olsa bir özür dileyerek ironi yaptığını belirten bu kişiye belki de ceza vererek bizim gözümüzü boyayacaklar ve kendi kanallarında diyecekler ki “bakın Alevi vatandaşlarımıza hakarete sessiz kalmadık” … Biz de unutacağız yüz yıllardır reva görülenleri? Unutacağız.

Nefret suçu da işlese bu konuları tartıştırdı, bize ayna tuttu. Hiç güldürmeyi beceremedi. Ukalaca ve çok bilmiş halleriyle stand-up yaptığın sandı. Güldürmedi, konuştuk, hatta hakkında suç duyurusunda bulunuldu, olay bir şekilde “yargıya” yansıdı, kararları tartışmaya açık da olsa konu yargıda.

O halde unutmayalım Zamları, Enflasyonu, Depremi, Açlığı, Küresel hastalıkları, Medyanın yalanlarını. Unutmayalım ve yeniden hayatın akışına odaklanalım. Bakalım bu virüs bizim topraklarda kaç insanın canına mal olacak, bakalım kafayı yemeden, toplumca delirmeden bu zor günleri nasıl geride bırakacağız. Bakmayalım, kısa süreliğine #Asosyal olalım. Çok çabuk unutuyoruz ya!

Veli Beyazgül 19.03.2020